OYUN TERAPİ NEDİR?

                                                     OYUN TERAPİSİ

             Yaşı ne olursa olsun ,oyunun kişinin hayatına sayısız faydası vardır. Oyun yaratıcıdır, stresi hafifletir , eğlencelidir , iletişimi ve olumlu sosyal etkileşimi teşvik eder. Çocuklar oyun içinde yeni becerileri ‘ gerçek dünyanın’ yapılandırılmış sınırları ya da dili kullanma gerekliliği olmazsızın kendilerine anlamlı gelecek biçimde deneyimler. Çocuklar yaratır , gelişir ve kendi benlik algılarını devam ettirir. Oyun onlara  kendi dünyalarına hakim olma şansı verir. Landreth’in  (2002 a) yerinde tespitiyle oyun çocuğun dili , oyuncaklar da kelimeleridir. Terapötik oyun fikrini psikoterapi pratiğine sokan  ilk kişi Sigmund Freud olmuştur. ( Freud , 1909). Freud’a göre oyun üç ana işleve hizmet etmektedir: kendini serbest biçimde ifade etmenin arttırılması , arzunun gerçekleştirilmesi ve travmatik yaşantıların üstesinden gelinmesi. Çocuk travmatik olayı belirli bir güç duygusuyla , durumun kontrolünü elinde tutarak sürekli canlandırır. Bu durum çocuğun bastırılmış anılarını bilince getirmesine ve duygularını  uygun bir biçimde olayları tekrar yaşamasına imkan sağlar. Duygu boşalımıyla , kendisi deneyimi tekrar yaşar ve üstesinden gelmeye çalışır.

            Melanie Klein , çocuk terapisinde oyunun kullanılması fikrini devam ettiren kişidir. Klein , oyunun bilinçdışı malzemenin  yüzeye çıkmasına imkan tanıdığına ; böylece terapistin çocuğa kendi sorunlarını anlaması konusunda  bastırılmış çatışmaları yorumlayabilmesine  inanmıştır.

            Farklı kuramsal yönelimlerden gelen terapistler psikoterapinin iyileştirici etkileri ile ilgilenmektedirler. Schaefer (1999) oyunun terapötik gücünü tanımlayan ilk kişi olmuştur. Kendini ifade etme , bilinçdışına erişim , doğrudan dolaylı öğretim , duygusal boşalma , katarsis, yüceltme gibi birçok etmen belirlemiştir.

             Oyun terapisine ailenin de katkısı çok önemlidir. Çoğu ebeveynler zamanlarının çoğunu çocuklarıyla geçirirler ama onları anlamazlar ve bilmezler. Bu günkü toplumumuzda her sosyoekonomik seviyeden ebeveynler hayat stillerini ve standartlarını yakalamak için ekonomik ve sosyal isteklerin  baskısı altındadırlar. Bu tehditler ebeveynleri  fiziksel ve duygusal olarak çocuklarından uzaklaştırır ve çocuklar üzerinde büyük bir baskı kurar çünkü ebeveynler duygusal ihtiyaçlarını  karşılamakta başarısızdırlar. Bu yüzden  çoğu ebeveynler çocuklarının duygusal  seviyelerinde etkili bir etkileşim kurmak için gerekli olan beceriden yoksun olmaları korkutucu ve baskı vericidir.  Ebeveynlik biyolojik olgudan farklı bir şeydir. Çocukların ebeveynleriyle duygularını paylaşmak için zamana ihtiyacı vardır ve böyle bir ilişki gelişmesi  gerekiyorsa  ebeveynler onlara karşılık verecek kolaylaştırıcı yolları bilmek zorundadırlar.  Maalesef birçok ebeveyn , çocuklarından haberdar değillerdir. Çünkü onları bir kişi olmalarına izin verecek bir şekilde çocuklarıyla beraber zaman geçirmemişlerdir. Ebeveyn çocuk ilişkisinin doğası , çocukların akıl sağlığının şimdisi ve geleceği için büyük öneme sahiptir.

              Ebeveynlerin kendileri hakkında nasıl hissettikleri , ebeveyn ve kişi olarak uygunluk hisleri onların çocuklarıyla olan etkileşimlerini etkiler. Ebeveynlik çok becerikli ebeveynler için bile en zor , en stresli ve genellikle hayal kırıklığına uğratan bir süreçtir. Ebeveyn , çocuk ilişkisinde zorluklar meydana geldiğinde ve artık bir şey yolunda gitmemeye başladığında ebeveynler kendilerini  suçlarlar ve ebeveyn olduklarından şüpheye düşerler. Araştırmalar ebeveynlerin yeterlilik hissinin çocuklarının gelişiminde değişik boyutlarda etkileri olabileceğini göstermiştir. Schaefer (1981) iç kontrolde yüksek puan alan ebeveynlerin dilde ve kavrama aktivitelerinde yüksek puan alan çocukları olduğunu bulmuştur. Swick ve Graves (1986) yüksek iç kontrole sahip ve yüksek iç desteği olan ebeveynlerin çocuklarının gelişimini olumlu yönde etkiledikleri sonucuna varmışlardır.

            Evde ebeveyn katılımı Swick (1987) tarafından çocuklarının benlik imajı , iyimserliği olumlu sosyal ilişkileriyle pozitif bağlantılı olduğu belirtilmiştir. Spivack ve Cianci ( 1987 ) ebeveyn katımı çocuklarının benlik kontrolünde davranışlarını düzeltme kabiliyetini artışıyla sonuçlandığını belirtmişlerdir. Rohner ( 1986) sıcak ve kabullenen ebeveynlerin çocuklarının daha olumlu sosyal beceri  sergilediklerini bildirmişlerdir. Swick , Gladstone , Hayes ( 1988) özel düzenlenmiş ebeveyn müdahale planları ebeveynlerin kontrol duygusunun yükselmesine yardımcı olmuş ve çocukların davranışlarını geliştirmiştir.

          Ebeveyn çocuk arasındaki ilişkinin dinamikleri, çocukların gelişimini etkiler ve bu ilişkideki ana faktör ebeveynin davranışı ve ebeveynsel  kontrolle bağlantılı benliği kabullenmede ana faktördür. Ebeveynin kendini kabullenmesi sırasıyla kontrollerini , yönlerini ebeveynsel rehberliğini çocukların hayatına katılımını etkiler. Genellikle çocuk i gelişimsel bir zorluk yaşadığında veya ebeveynler çocuklarıyla iç ilişkilerinde bir zorluk yaşadıklarında ebeveynler kendilerini kontrol dışı hissederler, hiçbir şey yapamayacaklarına inanırlar ve yetersiz hissederler. Ne var ki ebeveynler yardım ve eğitim istediklerinde duyarlı terapist ebeveynin kabiliyetinin çocuğu kabullenme ve anlayış içerisinde gelişmesini sağlar ve çocuğun gelişiminde pozitif bir etkisi olur. Ebeveynlerin olumlu bir ebeveyn çocuk ilişkisi gelişimine teşvik eden becerili öğrenmelerinde yardıma ihtiyacı vardır. Çoğu ebeveynlerin bu becerilerinin ne olduğunu ve bunları nasıl kullanacaklarını bildiklerini varsaymak yanlış bir varsayımdır. Çünkü bizim toplumumuzda ebeveynlere çocuklarıyla etkili bir şekilde nasıl iletişim kuracaklarını öğretmek için çok az çaba sarf edilmiştir.

             Moustakas (1959) ebeveyn çocuk arasında özel oyun terapisi tiplerinden ev oyun seanslarının detaylı anlatımını sağlamıştır. Evdeki oyun terapisi çocukla annesi  ve babası arasındaki ilişki için gereklidir. Çocuk kendinin önemli bir kişi olduğunu keşfeder, değer verildiğini ve sevildiğini görür ve ailedeki  yeri doldurulamaz bireyliliğini fark eder. Çocuğun kendisini duygusal ifadeye açtığı bir yoldur ve bu süreçte gerginliği azalır ve duyguları serbestler. Kendisinin merkez olduğu haftada bir veya iki defa bir saatlik periyotlarla düzenli olarak yapılan toplantılarla önemsemeyi öğrenir. Bu saatte oyun materyalleri çeşitleri onun için sağlanır. Ebeveyn ona ne yapacağını söylemez , fakat yanında oturup onu seyreder ilgi ve saygı gösterir. Evde oluşturulan oyun terapisi ilişkisinde çocuk ebeveyninin gerçekten onunla ilgilendiğini anlamak istediğini ve olduğu gibi kabul ettiğini fark eder. Bu evdeki yapılan uygulamada oyun terapisi seansına oldukça yarar sağlar.