DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞUNDA YAKLAŞIM

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞUNDA OLUMSUZ DUYGULARI YÖNETEBİLMEK

DEHB olan kişiler fren sistemleri çalışmadığı için duygu yönetimi konusunda da sorun yaşarlar. Sevinç, coşku, üzüntü, öfke gibi tüm duyguları daha yoğun yaşarlar. DEHB’li çocukların anne babaları da duygu yönetimi konusunda çoğu zaman zorlanırlar. Duyguları tanımlama, uygun biçimde ifade edebilme ve ortama göre ayarlayabilme konusunda anne baba çocuğa örnek olmalıdır. Öfkesini kontrol edemeyen  bir anne ve baba karşısında çocuk da benzer tepkiler gösterecektir.

Bu basamaktaki uygulamalar:

*Olaylar karşısında sakin kalabilmek

* Gerçekçi olmayan beklentileri ve olumsuz düşünceleri değiştirebilmek.

OLAYLAR KARŞISINDA SAKİN KALABİLMEK

Çocuğunuza başkalarının söylemesine ve yapmasına asla izin vermeyeceğiniz şeyler yapacak kadar kontrolden çıktığınız zamanlar oluyor mu?

Çocuğunuzda DEHB varsa büyük olasılıkla bu sorunun yanıtı ‘’ hemen her gün en az bir kez oluyor ‘’ olacaktır. Aşağıdaki örnekler size tanıdık geliyor mu?

‘’Beş yaşındaki kızımız çok basit bir sebepten yarım saat avaz avaz bağırarak ağladığında , ne yaparsak yapalım susturamadığımız zamanlarda biz de kontrolden çıkıyoruz. Kendimizi ona bağırırken ya da yeter artık diyerek omuzlarından sarsarken buluyoruz.’’

‘’Oğlum ısrarla 3 aylık kardeşinin yüzünü tırmaladığında ya da ona vurduğunda ben de ona bağırıyor ve bazen de poposuna vuruyorum.’’

‘’Evde topla oynamamasını defalarca söylememe rağmen oğlumu elindeki topla görünce kontrolümü kaybettim ve topu elinden alıp pencereden dışarı fırlattım. ‘’

‘’ Bilgisayarın başından kalkmasını söylediğim zamanlarda da duymazdan geliyor ya da aşırı öfkeleniyor. Ben de sonunda patlıyorum.’’

Bu ve buna benzer pek çok durumda anne babalar kontrollerini kaybediyorlar.Pencereden atılan toplar, bilgisayarlar, çöpe atılan oyuncaklar, kırılıp parçalanan cep telefonları, söylenmemesi gereken sözler, en kötüsü de şiddet sergileniyor.

DEHB Olan çocuklar ve gençlerle anne babaları arasındaki ilişki çoğu zaman fazlaca gergin bir noktaya ulaşır. Çoğu zaman sebep ufak tefek , çok da önemli olmayan, hatta sonradan niye kavga edildiğinin bile hatırlanmayacağı durumlardır. Böyle bir zamanda konuşmaya devam etmek, mantıklı açıklamalarda bulunmak, kuralları hatırlatmak, uyarılar , teklif edilen ödül ve öne sürülen cezaların hiçbirisi işe yaramaz. Bunların işe yaramıyor olması anne babayı iyice çaresiz hissettirir ve biraz daha öfkelendirir. Öfke tepe noktasına vardığında mantık devre dışı kalır ve sonradan pişman olunacak şeyler söylenir ya da yapılır. Çoğu kez işin içine şiddet karışır. Böyle bir sonuca ulaşmak için gerginliğin, öfkenin ilk belirtileri hissedildiği anda DURMAK  gerekir. Evet sadece DURMAK gerekir. Konu ne olursa olsun konuşmaya, tartışmaya çözüm bulmaya çalışmamak ve sadece durmak. Bu durum bir basket maçında, maçın en kritik anında, işler karıştığında bir mola almaya benzer. Önce mola alınır, taraflar kendi alanlarına çekilirler ve durup düşünüp yeniden planlama yaparlar.

DEHB olan kişiler o ana odaklıdırlar, geleceği düşünüp plan yapmak üzere frene basamazlar.Çok üzgün ya da çok öfkeli iken kendilerine söylenen mantıklı açıklamaları duyamaz, algılayamazlar. Böyle durumlarda kısa bir süreliğine bile olsa durmaktan başka çare yoktur. Bu noktada anne baba frene basıp, durup, sakinleşmek için zaman kazanmalıdır. Anne babadan birinde DEHB varsa frene basmak onlar için de zordur.Ama yine de frene basmak erişkinin sorumluluğundadır.

Sadece durarak neler kazanılır?

*Durup sakinleşmekle, öfkeliyken , çok bunalmışken verilecek olan uygun olmayan tepkiler, ardından yaşanan pişmanlıklar engellenmiş olur.

*Anne baba, çocuğu anlamaya çalışmak, yapıcı olmak, çocuğu çözümün bir parçası haline getirmek gibi şeyleri sadece sakinken yapabilir. Sinirliyken , bağırıyorken , söylenirken bunları yapamaz.

*DEHB olan bir çocuk için beş-on dakikalık bir süre sakinleşmeyi sağlayacaktır.

* DEHB olan çocuklar aslında kuralları ve nasıl davranmaları gerektiğini bilirler. Ama yoğun duygular hissediyorken bildiklerini uygulayamazlar. Zaman, onlara sakinleşme ve olaya daha gerçekçi bakabilme fırsatı verir.

Uygulama:

*Öncelikle çocuğa/gence herhangi bir olay yokken, sakin bir zamanda bu uygulama hakkında bilgi verilir. ‘’ Karşılıklı olarak birbirimize çok öfkeli olduğumuz zamanlarda birbirimizi incitmemek için durup bir MOLA vereceğiz. Mola vermek sakinleşmek için gerekli. Yenmek , yenilmek , küsmek , pes etmek anlamına gelmiyor. Maçlarda olduğu gibi kısa bir dinlenme, kendine gelme, sakinleşme, düşünüp plan yapabilmemizi sağlayacak bir MOLA . Bu süre içinde birbirimizden uzaklaşacağız, ayrı ayrı odalara ya da aynı odanın içinde farklı köşelere çekileceğiz ve birbirimizle hiç konuşmayacağız. Mola süresince herkes sakinleşmek için ne istiyorsa onu yapabilir. Süre bittiğinde hepimiz sakinleşmişsek oturup konuşabiliriz. Sakinleşmemişsek bir mola süresi daha kullanabiliriz.

*Anne baba gerginliğin , öfkenin ilk belirtilerini hissettiği anda durmaya karar verir.

‘’ MOLA İSTİYORUM’’, ‘’ Önce sakinleşelim, sonra konuşmaya devam ederiz’’ şeklinde cümlelerle mola başlatılır ve süre belirlenir. Beş-on dakika yeterlidir.

*Anne baba çocukla aynı odada bulunmaya devam etmeyip, başka bir odaya, mutfağa geçebilir. Çocuğu göndermek gerekmez. Amaç ortamı ayırmaktır.

*Mola süresi içinde bir müzik açılıp , uzanıp, rahatlatacak bir şeyler düşünülebilir, mizah dergisi, gazete gibi şeylere göz atılabilir. 10 dakika içinde bırakmak istenmeyecek bir şeye başlanmamalıdır.

*Çocuğa da bu süre içinde sakinleşecek bir şeyler yapması önerilir.

*Sürenin sonunda çocuk henüz sakinleşmemişse, anne baba sakinliğini sürdürüp, çocuğa biraz daha süre tanıyabilir.

GERÇEKÇİ OLMAYAN BEKLENTİLER VE OLUMSUZ GELECEK SENARYOLARI

Anne babaların en sık yaptığı şeylerden birisi de sürekli olarak çocuklarıyla ilgili olumsuz senaryolar yazmak, sonra da bunlara inanıp kaygıya kapılmaktır.’’ Eve geç kaldıysa mutlaka başına bir şey gelmiştir, ders çalışmıyorsa sınıfta kalacak, iyi bir geleceği olmayacaktır.’’

DEHB olan çocukların ve gençlerin anne babalarında da sıklıkla görülen 2 temel hata vardır:

*Beklentilerini çocuğun durumuna göre ayarlayamamak.

*Çocuğun davranışları karşısında gelecekle ilgili gerçekçi olmayan olumsuz senaryolar oluşturmak ve bunlara inanıp aşırı kaygılanmak.

Bu 2 temel  hata çocuklarının davranışları karşısında olması gerekenden çok daha fazla kaygı, endişe, öfke hissetmelerine yol açar.

Örnekler:

Gerçekçi olmayan beklentiler:

*Ödev yapmaya biz hatırlatmadan başlamalı.

*Ödevlerini  her zaman zamanında bitirmeli.

*Ödevi olmasa bile her gün ders çalışmalı.

*Ödevlerini  severek ve özenle yapmalı.

Bunlar DEHB olan bir çocuk ya da genç için gerçekçi beklentiler değildir. Bunları beklemek ve gerçekleşmediğini görmek anne baba için fazladan kaygı, öfke nedenidir. DEHB’li bir çocuğunuz varsa daha fazla kaygı, öfke nedeni yaratmaya gerek yok, zaten yeterince kaygılanma, öfkelenme nedeniniz var. Öncelikle beklentilerinizi normal bir çocuğa göre değil DEHB olan çocuğunuza göre ayarlamalısınız.

Gerçekçi beklentiler:

*Onu ödevini zamanında bitirmesi için destekleyeceğim ama bu her zaman mümkün olmayabiliyor.

*Eğer DEHB varsa, verilmiş olan ödevi tamamlıyorsa şanslıyız. Fazladan çalışma beklemek gerçekçi değil.

*DEHB olan birisi için, ödev onun yaratıcılığına hitap etmiyorsa, kendi içinden gelmediyse severek ve özenle yapmasını bekleyemeyiz.

Gerçekçi olmayan düşünceler:

Olumlu olumsuz bütün duygularımızın kaynağı aklımızdan geçen düşüncelerimizdir. Çocuklarımızla yaşadığımız durumlar karşısında hissedeceğimiz duygular ve ardından göstereceğimiz davranışların altında düşüncelerimiz vardır. Ancak sorun şu ki değişik durumlar karşısında aklımızdan geçen ilk düşünce çoğu kez gerçekçi bir düşünce değildir. Biraz daha durup diğer olasılıkları da gözden geçirirseniz bu düşüncenin yerine başka düşünceler de üretebilirsiniz. Ama öncelikle yapmanız gereken şey aklınızdan geçen ilk düşünceye kapılmamak olmalıdır.

Gerçekçi olmayan düşünce örnekleri:

*Çocuğun odası çok dağınık:’’ İleride pis, pasaklı , işsiz , amaçsız bir kişi olacak.’’

*Kardeşiyle kavga ediyor:’’ Hiçbir zaman sosyal ilişkileri iyi olamayacak, yalnız kalacak, evlenemeyecek.’’

*Eve geç geldi:’’ Sokağa düşecek , madde kullanacak.’’

*Bana  karşı çok kaba: ‘’ Bilerek beni kırmak için yapıyor.’’

*Söylediklerimi yapmıyor, ağırdan alıyor:’’ Beni umursamıyor, kızdırmak rahatsız etmek için böyle davranıyor.’’

Şimdi de bu düşünceleri daha gerçekçi hangi düşüncelere dönüştürebileceğimize bir bakalım:

Gerçekçi düşünce örnekleri:

*Çok dağınık:’’ Evet dağınık ama dağınık olma ile yaşam başarısının bir ilişkisi yok.’’

*Kardeşiyle kavga ediyor:’’ Kardeşler kavga eder. Kardeş kavgaları ile arkadaş ilişkilerinin bağlantısı yok.’’

*Eve geç geldi:’’ Sadece yaşadığı ana odaklı ve zamanı ayarlayamıyor. Eve geç geldiği için önceden konuştuğumuz kuralı uygulayacağız.’’

*Bana karşı çok kaba: ’’ Dürtüsel bir genç ağzına geleni tutamayabilir. Bunu kişisel algılamamalıyım.’’

*Söylediklerimi yapmıyor, ağırdan alıyor:’’ Sadece DEHB olduğu için böyle davranıyor. DEHB  olan bir genç zamanını ve enerjisini anneyi rahatsız etmek için ne yapabilirim diye plan yaparak harcamaz.’’

II. BASAMAK ( OLUMSUZ DUYGULARI YÖNETEBİLMEK ) İÇİN UYGULAMA ÖNERİLERİ

*Öfke kontrolü, olaylar karşısında sakin kalabilmek konusunda nasıl olduğunuzu gözden geçirin. Burada önerilen ‘’dur, sakinleş’’ tekniğini kullanmayı deneyin. Ancak öfke kontrolü konusunda zorlanıyorsanız o zaman bu onu da bir uzmandan yardım almayı planlayın.

*Çocuğunuzla ilgili beklentilerinizi, olumsuz düşüncelerinizi gözden geçirin, bunları daha gerçekçi düşünceler ve beklentilerle değiştirebilmek için eşinizle, çocuğunuzun hekimiyle görüşün.

III. BASAMAK: KURALLAR-SINIRLAR-DİSİPLİN

İlk  iki basamağı hakkıyla tamamladıysanız, çocuğunuzla olumlu bir ilişki içindesiniz, onunla düzenli olarak özel zaman geçiriyor, olumlu davranışlarına odaklanıyorsunuz. Olaylar karşısında kaygınızı, öfkenizi kontrol edebilmeyi öğrendiniz. Artık disiplin basamağına hazırsınız demektir.

Disiplin , bir eğitim aracı olarak düşünüldüğünde korkutma, utandırma gururunu kırma gibi kavramlarla iç içe olmamalıdır.Disiplinin iki temel amacı vardır. Birincisi, çocuğa anlaşılır, kesin ve etkili sınırları olan, güvenli bir ortam sunmaktır. Bu ortam çocuğun sağlıklı gelişimi için gereklidir. Disiplinin ikinci amacı ise, çocuğun kendi kendini yönetme yeteneği yani  özdenetim kazanmasıdır. Çocuk denetim altında değilken de öğrendiklerini uygulayabilmeli, kurallara uymayı sürdürebilmelidir. Anne babası yanındayken kurallara uyan ama denetim kalkınca çığırından çıkan çocuk özdenetim yeteneğini kazanmamış demektir.

Bazı anne babalar , disiplini, sorun olduğu zamanlarda başvurulacak uygulamalar olarak görürler. ‘’Çocuğun söz dinlemediği zaman ne yapmalıyım?’’ ,’’ Bana vurduğu zaman ben de ona vurabilir miyim?’’, ‘’ Verdiğimiz hiçbir ceza işe yaramıyor, ne yapacağımızı şaşırdık’’ ifadeleri bu bakış açısını tanımlar. Bu anne babalar için disiplin , acil durumlarda dokunulması gereken bir alarm düğmesidir. Böyle bir disiplin anlayışı eğitici değil cezalandırıcıdır. Önceden bir hazırlık yoktur, olay anında tepkisel yaklaşılır. Bu duruma gelmemek için disiplin , yaşamın bir parçası olarak görülmeli, ‘’ Sorunları önceden önlemek için neler yapmamız gerekiyor?’’ sorusuna yanıt aranmalıdır.

Anne babaların etkili ve kesin sınırlar koyamamasının bir nedeni de çocuklarının sevgisini kaybetme korkularıdır. Çocuklar anne babanın bu korkusunu hissederler ve sınırlarla karşılaştıklarında onları sevmemekle tehdit ederler. ‘’ Sen kötü bir annesin, senden nefret ediyorum,’’ ‘’Çok acımasızsın, beni hiç sevmiyor musun?’’ gibi cümlelerle anne babaya geri adım attırmayı başarırlar. Hiçbir çocuk sınırları memnuniyetle kabul etmez. Çocuğun ‘’Bu kuralları benim iyiliğim için koyduğunuzu biliyorum, iyi ki kurallarınız var’’ demesini beklemek yanlıştır. Anne baba olmanın zor taraflarından birisi de konulan kurallar nedeniyle çocuğun kızgın olmasını tolere edebilmek ve geri adım atmamaktır. Çocuğuyla yakın ilişki kurmayı onunla ’’arkadaş ‘’ gibi olmakla karıştıran anne babalar da vardır. Arkadaşlık ilişkisinde eşitlik vardır, taraflar birbirine öneride bulunabilir, kararlar uzlaşarak alınır, yaptırım yoktur. Önerilen şey istenirse yapılır istenmezse yapılmaz. Oysa çocuklar için evde tutarlı kurallar ve sınırlar koyan, sevgi ve destek veren bir anne baba gereklidir. Anne baba sınırını koymalı, çocuk memnun olmasa bile uygulamaya devam etmelidir.